Zeliha Öğretmen
Geçen yıl bu zamanlardı. 4 Yaş gurubumuzda ihtiyaç hâsıl olmuştu. Tecrübeli bir öğretmen lazımdı bize. Tam da o günlerde bir öğretmen aramıştı bizi. Buyursun gelsin, dedik, buyurdu geldi tabi. Konuştuk. Konuşmasından ve çeşitli çocuk problemlerini çözme metodundan etkilendik. 6 yıllık tecrübesi vardı ki bu bizim için aradığımız bir nitelikti. Sınıfımızda henüz çocuk yoktu, ama biz “Vira bismillah!” diyerek, öğrenci olmadan bir sınıf açmak için öğretmenimize hemen gel yarın başla dedik. İyi ki de dedik.

Bir diğer sınıfımızda biraz birlikte devam eden öğretmenimiz, gel zaman git zaman kendisine bir sınıf açacak kadar çocuğa kavuşunca gelin olmuş kızını yolcular gibi “E buraya kadarmış, artık kendi yuvana, kendi sınıfına gitmelisin.” dedi Meral öğretmenimiz. “Zaman zaman birleşiriz bu tam bir ayrılık değil ona göre!” demeyi de ihmal etmedi. Aşrı aşrı memleketlere öğretmen vermiyoruz sonuçta, bir üst kata çıkıyorsun.

Zeliha öğretmenimiz çocuklarını severken anne gibi öyle bir “yavrum” deyişi vardır ki, hepimiz küçülüp yavru olasımız gelir.

Tabii ki her insan farklıdır. Aybebe’nin geleneksel yapısındaki gibi hatta daha fazla şen ve şakraktır. Yani o geldi biz daha bir şen şakrak olduk. Bazen vücut yeni bir şeyi kabullenmekte zorlanabilir. Ama Aybebe’ye entegre olurken Zeliha öğretmen çok mücadele etti. Yarım gün ve 3 gün gelenlerin ağırlıkta olduğu bir sınıfı olduğu için ilk yıl çok zorluklar yaşadı. Pes etti, artık yapamayacağım diye kurucusuna gitti. Kurucu öyle her pes edeni gönderseydi bugünkü Aybebe hala dünkü Aybebe olarak kalırdı. Kabul etmedi tabi. Aslansın, kaplansın dedi, vazgeçirdi. İyi ki de vazgeçirdi. Yoksa biz, kin nedir bilmeyen, korkularını ve sevgisini dile getiren, yürekten bir arkadaşımızla çalışmaktan mahrum kalacaktık.

Muhabbeti iyidir. Çok sesli olması da iyidir. Yaptıklarından ve konuşmalarından sonra kendini hesaba çeker, ve öğretmenler toplantısında bütün arkadaşlıklarından helallik alır. “Kalbinizi kırmışsam sürç-i lisan ettiysem, lütfen affedin!” der. İlknur öğretmenim oradan atılır, “Olur böyle şeyler öğretmenim. Hangimiz hangimizin kalbini kırmıyoruz ki!” Farkında olduktan sonra kalp kırmama adına yol alıyoruz demektir.

Ailesine çok düşkündür. Yeğenini ciğeri gibi sever. Hasta olan yeğeni için taaa ciğerinden bir parça vermeyi bile düşünmüştür hiç çekinmeden.

Zor zamanlar yaşayan arkadaşlarımızın hemen yanıbaşında bitenlerden biridir Zeliha öğretmenimiz. Zor zamanların kolaylaşmasına çaba sarfeder.

Merhamet Aybebe’de aranan olmazsa olmaz öğretmen sıfatıdır. Zeliha öğretmenimizde bu fazlasıyla vardır. İçindeki heyecanı, içi içine sığmamazlığı ve tebessümü yüzüne aksettiğinde, bir başkadır Zeliha öğretmenimiz.