Ve işte önce düşüncede bitti tohum, sonrasında X mağazasında. Derya Öğretmenle X mağazasından Aybebe anaokuluna, A’dan G’ye kadar yol aldık. G’ye kadar geldik de bu yedi harflik yola neler sıkıştırdık neler. Okul yoktu ama, Derya öğretmenimiz vardı. Açılmayan okulda çalışmaya başlamak her babayiğidin pardon anayiğidin göze alacağı bir durum değildir. Ama o, aldı. Aybebe’nin bütün serencamını bilir. Ama burada anlatmaya gerek yoktur, bildikleri onun sırrıdır. Aybebe sevgisini yüreğine sırlamıştır. Derya Öğretmen’e bakan camın arkasını değil Aybebe’yi ve Aybebe’nin değerlerini görür.

Derya öğretmenimize boş bir sınıfı verin, bir saat sonra her şeyi yerli yerinde olan, dolu bir sınıf alın. Hangi köşeyi dönseniz bir köşeyle karşılaşırsınız. Ne zaman oldu, malzemeleri nereden buldu anlaşılmaz. Bazen düzenlenmesi gereken bir sınıf varsa Derya Öğretmen’den yardım istenir. O size tam istediğiniz gibi teslim eder.

Sınıfında her şey yerli yerindedir. Yardımcı elamanlar onun sınıfını temizlemek için can atarlar. Okulun saklı hazinesidir. Gözü kapalı okulu teslim edersiniz de gözü açık teslim alırsınız. Öğrenmek istediği bir şeyi tam da kendisine yetecek kadar öğrenir ve arkadaşlarına da öğretip öğrendiklerini çoğaltır. Nisan toplantılarındaki videoları hazırlamak için teknik danışmanımızdır. Öğretmenim şu videoya, şu müziği nasıl ekliyorduk?

O bir sabır kahramanıdır. Umut sanatkârıdır. Sabır sabır ya sabır! Bilir ki umutlanır. Koruğu üzüm yapar. Sanatını öylesine ustalıkla icra eder ki bütün çocuklar, mutlu bir umutludur. O bir sebatkârdır. Öğretmendir çünkü o. Sabır, sebatsız olmaz bilir.

Öğretmenimiz değme tiyatroculara taş çıkartır. Bazen benekli bir çocuk, bazen evin ton ton ninesi, bazen öksürüklü bir çocuk, bazen de ceketi omzunda bıçkın delikanlıdır. Önemli günlerde mesela kendi doğum gününde yaprak sarmasına evde başlar, etkinlik olarak okulda çocuklarıyla devam eder. Yazık, böyle güzel bir günü biz yılda bir kere yaşıyoruz.

Geçen yıl karın yoğun yağdığı zamanda adımızı Karbebe olarak değiştirmiştik ya, işte o gün bir Bim poşeti almış öğretmenimiz, oturmuş üstüne, üst kapıdan kayarak girip, alt kapıdan sapasağlam çıkmıştı da hayret etmiştik. Arada devrilip toparlanmadı da değil hani. O kadarcık devrilme Aybebe’nin Öğretmenlerinde de olur.

Bir çocuğumuzun doğum günüydü, bir palyaço gelmişti okulumuza da Derya öğretmenimiz kaybolmuştu ortadan. Nice sonra kostüm içindeki şahsın Derya Öğretmen olduğu anlaşılmıştı. Bir de ilk yıl ki müsameremizde Tombul Turp’u oynamıştı da kimse fark etmemişti. Bir oyuncu için fark edilmemek ne kadar acı.

Çocuklarıyla da binbir surattır, bazen “kestane kebap yemesi sevab” der kestaneci olur, bazen “helvacı helva, şeker lokumlu helva” şarkısıyla pamuk şeker dağıtır herkese. Bazen ciddi bir mühendis, bazen komik bir doktor, bazen televizyonda yarışma sunan bir programcı, bazen perde arkasındaki kuklacı olur; bazen gözlüklü bir bilim kadını havasında deneyler yapar. Verilmesi gerekeni verir, çocukları da alınması gerekeni alır.

Küçük Şey Yoktur kitabını okudu bugünlerde, Küçük Şeylerin Var olduğunu öğrendi. Artık onların varlığını önemsiyor, küçük büyük fark etmez bütün var olanlara aynı hassasiyetle yaklaşıyor.

Fedakârdır Derya öğretmen. Zaman zaman evinin yükünü tek başına sırtladığı zamanlar olmuştur ve de olmaktadır. Okulda da öğrencilerine kendini fedâ eder, kârını da yıl sonunda hasat eder.

Dobradır öğretmenimiz, açık sözlüdür. Bazen bu açık sözlülüğü başına işler açsa da, durumun farkına varır, hemen düzeltmeye çalışır. Artık “her doğrunun her yerde söylenmeyeceği” gerçeğiyle yüzleşmiştir.

Zamanında yaptığı her güzellik, bugün onunla. Baştan alır çocukları, sarar sarmalar, sonda bırakır. Bırakır da çocuklar onu bırakmaz. Aileler onu bırakmaz. Her öğretmenler gününde, şu anki çocuklarından daha çok mezun çocukları öğretmenimizin ellerinden öper.

Derya Durma devam et, diyen ilkokul öğretmenlerini bizlere gülerek anlatmışlığı vardır, biz de aynı ciddiyetle Durma devam et Derya diyoruz ve ekliyoruz: Biz Derya öğretmenimizin en çok sevgi dolu yüreğini, ve de çocuklarımıza yansımasını, çocuklarımızda var olmasını, onlarla bütünleşmesini, onlarla hemhal olmasını seviyoruz.

Şol yedi yıl geçti, bir bardak su içmiş gibi.